"Arkadaş senin kadar üçkağıtçı görmedim ben, keçeye paydos diyorsun, üçlü çerçevelere etamin işleyeceğim diyorsun, sonra dönüyorsun çerçeveler beklesin, önce Elif'e pano yapacağım diyorsun, sonra onu da bırakıp keçeden mantar ev yapıyorsun! Bu kadar da olmaz, insan azcık sözünün eri olur yahu! Pes yani, pessss!"
Tamamdır arkadaşlar, gördüğünüz gibi kendi kendimi fırçaladım, o yüzden lütfen siz bişey söylemeyin, ima bile etmeyin, biliyorum kendimi ben, fırıldağın biriyim :))) Hata şurada ki, lüzumsuz sözler veriyorum ben, tutamayacağım sözler, anladım ben hatamı, söz vermek yok, her an her söylediğimden cayabilirim çünkü, kafama göre takılabilirim, tembelliğimden mütevellit, "Dursun şimdi şu, daha çabuk olana meyledeyim ben, aklıma süper bi fikir geldi, kaçmadan onu bi hayata geçireyim" halim her daim mevcut ;)
Renkleri ne güzel di mi ;) Sıcacık...
Mantar evlerin piri Mehtap Abla'nın evlerinin renk uyumlarına bayılıyorum :) Bakmak için ve bu evlerin kaynağı için bir tık lütfen
Kalpleri yamaladım bu kez ve ben bu sarı tonlarını çok sevdim, kendime sarı bişeyler mi alsam :) O sarı civcivleri bu evde de sap olarak kullandım ama hala bitmedi ;) Çok idareliyim çoook, ortaokuldaki Ev İdaresi dersinden midir nedir :)
DÜĞÜMLERE ÜFLEYEN KADINLAR-ECE TEMELKURAN |
Kitap okuyorum sabah akşam motorda, geçen hafta sonu Elif'ten aldım bu kitabı, merak ettiğim bir kitaptı, kaç kez dedim bilmiyorum ama bir kez daha "İnsanın ablası olması bi başka güzel!"
Kitaptan; ".... Peki biliyor musunuz maşmuum demetlerine koydukları yaseminleri neden sabah erkenden, daha kapalıyken toplarlar?"
Sesindeki barones işvesi her sözcükte bir kibrit yakıyor.
"Çünkü yaseminler rüyalarını unutmazlar böylece. Eve getirip gümüş tabağa koyarsanız yavaşça açılır, geceyi hatırlar ve size beyaz rüyalarını fısıldarlar."
Elif'in etaminine başladım, çok seveceğini biliyorum, ben de zevkle işliyorum, bir an önce bitirmek istiyorum, hem etamini, hem üçlü çerçevenin içini, hem kitabı, hem başka başka bi dünya işi ;)
Üniversitenin içinden geçen ağaç ;) Yanında da yalnız ağaca yarenlik eden minik çiçekler... Bu ağacı her gördüğümde Yalova Ticaret Lisesi'nde okurken, odunluktan bozma, binadan bağımsız sınıfımız aklıma gelir, onun da içinden bir ağaç geçerdi, sobalıydı sınıfımız, her türlü olumsuzluğa rağmen, olsun denize nazırdı ya, o yeter de artardı bile bize ;) Bildiğiniz kumsaldaydı bizim okulumuz... |
Bu fotoğraftaki gördükleriniz Üniversitemizde stand açan LÖSEV için Nehir hanımın gönlünden kopanlar, ben anlatınca kampanyayı, tek tek seçti bunları ve şaşırttı beni en sevdiği bebeklerini de vererek ;) Çok oyuncak var bizde, Nehir'in bebekleri bi dünya, dağıtıyoruz böyle yavaş yavaş, Nehir de çok şükür paylaşmayı sevdiği için ayrılması zor olmuyor oyuncaklarından ;) Her seferinde tereddüt etsem de bu tür yardımları yazmakta, göstermekte, iç sesim ve dış sesim ortak bir sese dönüşüp "Göster ki, aklında olmayanların, unutanların aklına getir, belki minicik de olsa bir faydan dokunur, bir el uzanır minik bir ele!" Lütfen siz de böyle algılayın e mi? |
*******************
"Peki Esen Hanım, yeni bir proje var mı ufukta? Sayıları arşa varan güzide blog takipçilerinize müjdesini verebileceğiniz yeni bir proje?"
"Eeee, evet var gibi aslında ama henüz olgunlaşmadığı için söyleyemem, ön hazırlıklarıyla meşgulüm şu aralar. İnşallah yakın zamanda müjdesini verebilirim size, bir de lütfen yazın o memleketimizin en çok satan gazetenizin sekiz sütuna manşetine, takipçilerim beni hem edebiyat dünyasında hem de dijital dünyada izlesinler ki kaçırmasınlar en bi yeni- en bi harika projemi" :)))
E izleyin öyleyse bir müddet daha ;)
BONUS Yürü kardeşim, kim tutar bizi :) |
Bu konu ile alakali daha fazla bilgi bulabileceginiz onerecegimiz bir sayfa : kanaviçe pike takımı örnekleri
No comments:
Post a Comment