Thursday, September 5, 2013

Tespitim var vol.kaç oldu bilmiyorum: garantici



Garanti bankası beni kesinlikle reklamlarında oynatmalı. Zira ben bu garanti işinin bırak kitabını anayasasını yazarım.


An itibariyle İstanbul’dayım. Bir alışveriş merkezinin basık atmosferinde (iklimlendirme tesisatını yapan firmanın taaa) “ne takıntılı ne garantici kadınım ben” diye düşünürken yazayım bari dedim yazayım da burayı okuyanlar hakkımdaki düşüncelerini gözden geçirsinler.



Sabah gelip gece döneceğim günü birlik bir seyahat için şu anda çantamda terliklerim ve yedek elbisem var, bir de takım elbise giymedim diye paşminam. Manyak mısın demeden önce sen benim soruma cevap ver; “sabah uçak nasıl serin oluyor biliyor musun?” Sonra üstüme bir şey dökme ihtimalimin yüzdesini? (sakarlığım düşünülecek olursa azımsanmayacak boyutlarda diyebilirim, nitekim az önce brownie’nin sosu döküldü)


Bitmedi, uçak için check-in işlemini mutlaka önceden yaparım, hatta yapmakla da kalmam biniş kartını e-mail ile, sms ile göndertir, hatta hardcopy olarak yazıcıdan alırım. Yetinmem hardcopy’nin softcopy’sini de harddiskimde saklarım ki olur da biniş kartlarım kaybolacak olursa ofisten tekrar çıktı alabileyim. Manyak olduğumu söylemiş miydim? Söylememişsem de anlamak için yüksek bir IQ seviyesine ihtiyaç yok. Bu donanıma rağmen havaalanına bir saat önce varırım mutlaka.


Taksiye binerken “fiş veriyor musunuz” diye sorarım, vermiyorsa binmem. Evin oradan bindiğim taksici beni belledi artık daha ağzımı açmadan “ablacım fiş var” diyor. Gideceğim yerlere ait kroki çıktıları alırım, önceden yollara çalışırım. Karşının taksisi çıkar filan allah muhafaza!


Takside katiyen telefonuma filan bakmam ya unutursam taksinin birinin arka koltuğunda? Değil mi ya? İnerken mutlaka kalktığım koltuğun altına üstüne bakarım. N’olur n’olmaz!


İşe sırt çantasıyla gidip geliyorum. Malum ofis giyiminin altına topuklu giymek icap ediyor, yanıma alıyorum, ayağımda terlikler. İlla ki kitap, laptop da yanımda, olur da sabahtan ofise gelemeyecek olursam evden çalışabileyim yeni. Lens kabım solüsyonum ve tabii ki numaralı gözlüklerim, sonracığıma atıştırmalıklarım suyum, çok yaparmışım gibi makyaj çantam. Neredeyse küçük bir bavulla işe gidiyorum desem de daha da detaya girmesem?


Kent kartımı öyle 100 TL’lik filan doldurmaya kalkmam. Ya makineye para sıkışırsa, ya kartım bir şekilde manyetik bir alana girer de kullanım dışı kalırsa, ne gerek var risk almaya?


Evet herkes benden nefret edip kaçacak delik bulduysa sakince dağılabiliriz.






No comments:

Post a Comment